Sunday, September 4, 2016

Frig Vadileri Ultra Maratonu 2016

2-3 Eylül 2016 tarihlerinde Unlimited Academy tarafından organize edilen Frig Vadileri Ultra Maratonu yarış raporum :)

Oldukça zor ve kırıcı geçen Sapanca Dağ maratonundan sonra, ayaklarımın kendine gelmesi 3 haftayı buldu. Bu süre zarfında haliyle çok uzun antrenmanlar yapamadım. Üzerine birde Özlemin diz sakatlığı eklenince, Frig vadileri için hazırlık safhası motivasyondan uzak başladı. Hem yaz sıcağı, hem yorgunluk, hem tembellik derken temmuz sonuna kadar doğru düzgün uzun yapmadan geldik. Sonrasında ilk önce sakatlığı iyileşen Haku San ile çayyolu park caddesinde ki koşu parkurunda güzel bir 20k ile motivasyonumu toparlamaya başladım. Ardından her pazar sevgili anıtteperuhu arkadaşlarımla ODTÜ tepelerinde trail koşuları ile kondüsyon olarak da daha iyi duruma geldim. İşlerin tatsız gitmesi, yazın vermiş olduğu tembellik, dondurmanın dayanılmaz lezzeti derken istenmeyen bir kaç kilo alındı bu sürede :(
Frig Vadileri yarışına gidişimizi planlamamız tam bir krizdi. Gurup olarak, takribi 7 kişi planlamıştık yarışa katılmayı, ancak sakatlıklar ve mesailerden dolayı maalesef 3 kişi olarak katılabildik. İşlerin belirsizliğinden konaklamayı bile yola çıkmadan 1 gün önce ayarlayabildik. Alicem sağolsun bu konuda inanılmaz yardımcı oldu. Cuma sabah havaalanı işlerimi hallettikten sonra, eve gelip Özlemle beraber çantalarımızı hazırladık ve saat 11 civarı yola çıktık. Sevgili kardeşim Gökhan Eryol dan, koşu kemerini aldıktan sonra, yiyecek birşeyler alarak nihayet ankara dan çıkmayı başarabildik. Afyon uzak değil, 272km. yolda sohbetli, itişmeli, kakışmalı, ayak uzatıp uyumalı bir seyahatten sonra 14 gibi otele giriş yaptık. Tabi arkasından hemen, karasal iklimde yaşamaya alışmış insanların suya hasreti uyandı ve havuza attık kendimizi. 16.30 civarı YK, eşi ve Lokumun da aramıza katılmasıyla ekip tamamlandı. Akşam yemeği sonrası, briefing e gittik. Sapanca da sağolsun Ali daha önceden parkuru koştuğu için bütün detayları anlatmıştı, çok fazla yol kavşakları yoktu. Ama frig de durum daha farklıydı, irtifa kazanımı çok daha az olan ancak tarlaların, vadilerin içinden geçen bir parkur vardı. Kaybolmamak önemliydi, bu yüzden pür dikkat dinledik anlatılanları. İlk söylenen şey, acil bir duruma karşı AKUT un organizasyonda görevli personeli Mithat bey in cep telefonu. Parkur boyunca heryer de karşımıza çıktılar, bu gerçekten kendimi güvende hissetmemi sağladı. Briefing sonrası fazla muabbete dalmadan erkenden yatıp dinlenmeye karar verdik Özlemle.
Sabah 6.30 da kahvaltımızı edip, yarış kitlerini, drop bagleri, kemeri bir daha kontrol ettikten sonra lobi de buluştuk.

Start yeri gazlıgöl, afyon şehir merkezine 30km civarı bir mesafede sanırım. Servislerle muabbet gırgır şamata ede ede geldik kasabaya. Son bir ihtiyaç molası, fotoğraf çekimi, arkadaşlarla selamlaşma derken saat 9.00 da start verildi.
İlk km.leri asfaltta yaklaşık 6.45-7.00 pace ile rahatça koştuk. Takriben 2km. sonra patikaya döndük. Sağlı sollu tarlaların arasından geçen, traktör lastiklerinin iz yaptığı toprak zeminde yine 7.00-7.10 arası değişen pace le koşuyoruz hepimiz. Şansımız hava çok sıcak değil, nem ise sapanca ile kıyaslanmayacak kadar az. Sohbet ederek, fotoğraf/video çekerek ilerledik.
 Genelde çıplak arazide koşunca, ağaçların oluşturduğu gölgelerin kıymeti daha da iyi anlaşılıyor. YK 14km, Özlem 29km, Ben de 42km koşuyorum. Yol boyunca bütün çeşmelerde içilebilir su mevcut. Ayrıca 14-29-42 de CP ler ve buna ilave olarak ekstradan konmuş olan su istasyonları var.


8.km de bir su istasyonundan mataralarımızı doldurup, bandana ve şapkalarımızı ıslatıyoruz. Sonra ki çeşme 11.km de, vadinin hemen girişinde. Girişe gelirken taş-toprak karışık bir zeminde hafif bir iniş var. Burada YK ufak bir kaza geçiriyor, çeşmenin yanında müdahale edecekken, AKUT aracı geçiyor yoldan ve hemen oksijenli su ile müdahale ediyorlar. Yarışın bundan sonra ki kısmı gerçekten yaşanması gereken bir tecrübe. Vadi tabanı taş zemin, çok hızlı koşulacak bir yer değil, zaman zaman ıslak toprak veya çok az su olan yerlerden atlaya zıplaya tırmanıyoruz. Bir yerde merdiven var, süper bir sürpriz oluyor bize. Vadiden yukarı doğru tempolu şekilde yürürken, bu seferde Özlem, şoparması neticesinde ufak bir düşüş yaşıyor. Çok şükür bir sıkıntı yok :)
 

 

14km. CP sinde YK ile ayrılıyoruz. Sodalarımızı içip, fotoğraf çektirip yolumuza devam ediyoruz. Durum gayet iyi :)
Düz yolda pace 6.40-6.50 arasında, sert çıkışlarda yürüyerek, yumuşak çıkışlarda jog atarak, manzaranın keyfini sürerek devam ediyoruz. Bu arada işaretlemeleri dikkatle takip ederek gidiyoruz, fazla yol kavşağı var, şaşırmak çok mümkün. Özlem e jel, izotonik ve tuz takviyesi yaparak 26km ya kadar geldik, kaldı 3km. "Yoruldum" diyen hanım, büyük azimle kalan 3km yide başarıyla tamamladı. Süre, tahmin ettiğimiz gibi 4 saat civarında...
Önce ki sapanca raporunda yazmıştım, ayakkabı seçimiyle ilgili yaşadığım problemi. Frig de ayakkabının çok önemli olmadığı briefing de belirtilmişti. Zemin: kum, asfalt, toprak, çim... 29k ya gönderdiğim drop bag in içine her ihtimale karşı 1 çift ayakkabı koymuştum ama asıl doğru seçim, flaster oldu. CP de Kerem Yıldız karşıladı bizi, birşeye ihtiyacımız var mı diye defalarca sordu sağolsun. Özlemle vedalaşıp, ayak tabanlarıma flasteri sarıp, çoraplarımı değiştirip yola koyuldum. Bu arada bu yarışta Asics Nimbus 15 lerimle sıkıntısız koştum.
Yarıştan önce oluşturduğum strateji, kalan 13km de hızlanmak becerebilirsem 5.00-5.30 arası koşmaktı. Bunun etkisiyle 5.00-5.10 arası pacelerle 5-6km sorunsuz gittim, bir kaç ufak kaybolmanın, çıkışların etkisiyle 36-39km. ler arasında pace 6.00-7.00 arasında gidip geldi. Çocuklarla merhabalaşarak, parkurda koşan diğer arkadaşlarla ayak üstü hal hatır sorarak, son 2km ye geldim. Parkur gerçekten çok keyifli, vadi tabanına iniş ve çıkış harici bir kaç ufak iniş çıkış dışında neredeyse düz. Kum veya yumuşak toprak harici çok güzel tempo yapilabiliniyor. En çok hoşuma giden taraf ise, CP lerin mesafelerinin doğru olmasıydı. Sapanca da yarışın ne zaman biteceğini bilememe sıkıntısı yaşamıştım, bu da mental olarak çok kötü etkilemişti beni. Ama bu sefer saatte gördüğüm mesafenin neredeyse +- 500m aralığında CP leri gördüm. Bu güvenle 40.km de tempo mu biraz daha arttırarak, önümde ki koşucuya yetiştim, bir baktım bizim Hakan Acar :) selamlaştıktan sonra Döğer kasabası, finişin olduğu yer, nın girişinde Selma ya yetiştim ve finişi de beraber geçtik.

Tadı damağımda kalan bir yarış oldu, organizasyon gayet iyiydi, CP lerde beslenme ihtiyacı hissetmedim, soda süper oldu. Görevlilerin yaklaşımı, yardımseverliği, AKUT un her zaman etrafımızda olduğunu hissetmek, işaretlemeler kısaca herşey çok güzeldi. Çok sert olmayan bir parkurda koşmak isteyenlere veya ilk defa trail koşacaklara rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir yarış Frig Vadileri Ultra.
Seneye inşallah bir daha koşmak dileğiyle....